29 Temmuz 2009 Çarşamba

Resim Ekle





Nihayet.....

Artık gün sayıyorum. Uzun ve yorucu iş temposundan sıyrılıp, 4 gün sonra nihayet tatile çıkıyorum. Ne mi yapıcam? Ooooo...... Neler yapmıycam neler... Bir kere
Gömlek, pantolon ve ayakkabı giymiycem, makyaj da yapmıycam. Bütün gün kitap okuyup denize girip çıkıcam. Türk Kahvemi zamanında içip kriz yaşamıycam.. Çocuğumla doyasıya vakit geçirecem.Elimde kahvem, tepemde fıstık ağaçları, önümde deniz.... Deymeyin keyfime.

Yani kısaca canımın istediği herbişi yapcem behh...

28 Temmuz 2009 Salı

ÖZLEM

Uzun siyah saçları
Dökülür omuzlarından aşağı...
Kara gözleri, keman kaşları
Sevilmese çekilir mi hiç nazı.

Şimdi uzaklarda ama
Gelecek nasıl olsa...
İki öpücük, bi koklama
Anası kıyar mı hiç ona.

Seninle buluşmaya beş kala
Yazdım iki satır sana...
Geleceğim inşallah yanına
Siyah saçlarını koklamaya.

MARTILAR

Biraz da eskiye gidelim....

15 Temmuz 2009 Çarşamba





ÖLGÜN GÜNLER

Güzel günlerimin
Solgun hatıralarına bakarken,
Doldu yine gözlerim
Kendimi tutamadan.

Garip bir duygu ile kaplandı
Yorgun yüreğim.
Her birine uzun uzun baktım
Hiç içim sıkılmadan.

Ama biliyorum ki;
Yıllar sonra, kalbim
Acıyarak bakarken
Şimdiki resimlerime,

İçim rahat, yüreğim huzurlu,
Diyeceğim kendime;
Bunlar ölgün günlerimin
Solgun hatıraları.

MARTILAR

2 Temmuz 2009 Perşembe

Dert Ağacı

Eski çiftlik evini tamir etmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk
gününü zorlukla tamamlamıştı. Arabasının patlayan lastiği onun işe bir
saat geç gelmesine neden olmuş, elektrikli testeresi iflas etmiş ve
şimdi de eski püskü radyosu çalışmayı reddetmişti. Onu evine
götürürken yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu. Evine ulaştığımızda
beni, ailesiyle tanışmam için davet etti. Eve doğru yürürken küçük bir
ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle
dokundu. Kapı açıldığında; adam şaşırtıcı bir şekilde değişti. Yanık
yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine
kocaman bir öpücük verdi. Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye
geldiğinde; ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı ve ona eve
giderken gördüğüm olayı sordum. 'O, benim dert ağacım,' dedi. 'Elimde
olmadan işimde bazı sorunlar çıkıyor, ama şundan eminim ki o
sorunlar, evime, eşime ve çocuklarıma ait değil. Bunun için bu
sorunları her akşam eve girerken o ağaca asıyorum. Sabahları tekrar
onları oradan alıyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz? Ertesi
sabah onları almaya gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını
görüyorum.

"Öfkeyle geçen her dakikanız, mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir.
Dertlerinizi bir daha geri almamak üzere bir yerlere asın ve unutun."